İhanet İhtisasında Derece: Hainlik Diploması

Basın ve medyada bazen şöyle haberler görürdük: “Kemalist bir örgüt ortaya çıkarıldı. Dehşet verici belgeler ele geçirildi. Kemalistler 150 binlikler listesi hazırlamışlar!”

Nur topu gibi son skandalımız olan diploma vb. sahtekârlıkların akla getirdiği ise şu soru oluyor: 150 bin kişi az değil mi?

Hep söyleriz, cumhuriyeti tersten anlıyorlar. Onlara göre cumhuriyet, halkın kendi kendini yönetmesi değil, halkın kendi başının çaresine bakmasıdır. Köylü çocuğunun öğretmen, doktor olması değil, sahtekârlık yöntemleriyle sözde saygın kişiler olmasıdır. Sözde dini gerekçeler içine gizlenen riyakârlıkla kolay ve ahlâksızca olana koşmaktır.

Benliğine bilgi ve ahlâk yüklenmemiş bireyler, cumhuriyet toplumu olamazlar. Saltanatı ululayanlar, köleliğe başkaldıranları aşağılayanlar, milletin vergisinin nereye gittiğinin sorulmasını baba mirasıymş gibi ayıp sayıp biraz para kazanan iş adamlarına anında çökenler, cumhuriyet yöneticisi veya vatandaşı olamazlar.

Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir ve laiklik, adam olmaktır.

Bu iki şeyi öğretemeyen sistemden Kemalist değil, uzlaşmacı çıktı. Milliyetçi değil, saltanatçı çıktı.

Sabh durakta otobüs beklerken vurulan profesör katledildi, onun yerine diploması gerçek ama aklı ve nezaketi kıt profesörler çıktı.

Hükümeti protesto eden gençlere bin dereden su getirip sahip çıkmadınız, teröristbaşı neredeyse içeriden çıktı.

Özgürlüğe sahip çıkmadınız, başı boş kaldınız. Okuyanlara, kendini hakikate adayanlara boş gözlerle baktığınız için kör oldunuz. Gözün kıymetini bilmeyen kişi kör olur, kulağın kıymetini bilmeyen kişi sağır olur. Aklın kıymetini bilmeyen kişi cahil olur. Temizi horlayan kirlenir.

Değerli subaylarını, polislerini kumpas davalarıyla içeri atan toplum, torbacı başkomisere kalır. Bir düşün: Yıllarca ne emekler verip akademiden polis olarak çıkıyorsun ve sana baskı uygulayan, telsizden küfür anonsu geçen herif torbacı çıkıyor. Torbacı değilse siyasetin eteğinde olduğu kesindir.

Her alanda, her meslekte bunlar var. Öyleyse gerçek şudur: Ne kadar çok yalancıya, yalakaya, sahtekâra ve haine göz yumarsan o kadar çok cehenneme düşersin. Demek ki dik duranlar, ayakta kaldılar. Devleti ve vatanı, sırtını devlete yaslamadan sevip koruyamayanlar da korkaklık yüküyle devleti yana yatırdılar. Yıkılmamız an meselesi oldu.

Yıkılmayız, evet ama ayakta kalmanın şekilleri vardır. Ayakta kalmak için ödediğiniz bedele göre duruşunuz belirlenir. Saygınlığınızı da bu belirler.

En tehlikeli korkaklık, akla dayanıyormuş gibi görünendir. Aklı maske yapan korkak, zorbalık ve talan düzenini korumak için sürekli argüman üretir. Böylesi, korkaklıktan o kadar ahmak hâle gelmiştir ki bankamatik farelerinin kol gezdiği bir memlekette rahatlarına dokunulmaması karşılığında sözde muhaliflik yaparak dolaylı yoldan iktidara yaranırlar.

İntihar eden gençlerin, annelerin, babaların arkasından dine ya da sorunların çözümüne dair nutuk atanlar, zorbalar eleştirilirken susarlar. Sahte diplomaları konuşmayanlar, e-imza taklidiyle amir olanları patron kabul ederler.

Mış gibi yapanların kuyruğu hep diktir ancak kulakları sağır ve gözleri kördür. Yukarıdan atıp tutanlar, aşırı söylemlerde bulunanlar en samimiyetsizler arasından çıkar. Böylelerinin bir kısmı ise ya ajan olur ya da kusurlarını örtmede dillerini metrelerce uzatırlar. Ahlâksızlıkları o seviyededir ki çok konuşarak örtmek istedikleri adilikleri sayesinde çeneleri kuvvetlenmiştir. O çenenin verdiği öz güvenle masumları ısırmaya çalışanlar, çoktan kendi sonlarını kendi elleriyle kötü yazdılar.

Birbirine yaslanarak memleketi soyanlara bir hatırlatma…

Mustafa Kemal, İngiliz ajanı Noel’in ve Kürtçü Galip’in isyanını destekleyerek Sivas Kongresi’ni dağıtmaya çalışan Damat Ferit’in hükümetindeki Dahiliye Nazırı Adil’e şunu yazmıştı:

“Alçaklar, caniler, hainler! Düşmanlarla millete karşı haince tertiplere girişiyorsunuz. Milletin güç ve iradesini kabul etmekten aciz olduğunuzdan şüphe etmiyordum. Ancak vatan ve millete karşı haince ve boğazlarcasına harekette bulunacağınıza inanmak istemiyordum. Aklınızı başınıza toplayın. Galip Bey ve yardakçıları gibi aptalların verdikleri ahmakça ve asılsız sözlere kapılarak ve Mr. Noel gibi milletimiz ve vatanımız için zararlı olan yabancılara vicdanınızı satarak yaptığınız alçaklıkların milletçe sorulacak hesabını göz önünde bulundurunuz. Güvendiğiniz şahısların ve kuvvetin sonunu öğrendiğiniz zaman kendi sonunuzla karşılaştırmayı unutmayın.”

1919 ruhuyla yaşayanlara selam olsun.