KIBRIS’TA KESİK PALMİYELER
“Fidan bizimle büyür / Çiçek bizimle açar / Bizimle sürer hayat / Ulus bizimle yaşar.”
Fotoğraf sanatçısı-yazar Ali Özoğlu, Rauf Denktaş’la birlikte çalıştığı dönemde yaşadığı bir anısını anlattı. Rumların Türk köylerine baskın yapıp katliamlar yaptırdığı ve ardından Kıbrıs Barış Harekatı’nın gerçekleştiği döneme ait bazı palmiye ağaçlarının üst kısımlarının kesik olduğunu görünce bunun nedenini sorar. Denktaş’ın verdiği cevap şudur:
“Palmiye ağaçlarının tepesindeki yaprakları fazla hışırtı çıkarırdı. O dönemde köyleri koruyan mücahitler bu hışırtılar nedeniyle Rumların geldiğini anlamakta zorlanırdı. Bunu engellemek için palmiyelerin üst kısımları kesildi.”
Nitekim daha önce Rumların bazı Türk köylerinde gerçekleştirdiği katliamlarda bu hışırtıların da etkisi olmuştu.
“Savaş…” diyor Özoğlu, “Ağaçları da yarım bıraktı. Tıpkı insanların hayatları gibi…”
1955 yılında kurulan EOKA, “enosis” amacını taşıyordu. Kurucusu, Yunanistan’ın Kıbrıs’a gönderdiği Grivas isimli bir subaydı. Kurulduğu yıl ilk saldırısını gerçekleştiren EOKA, kısa zamanda Kıbrıs’ın geneline yaydığı terör eylemleriyle dehşet saçtı.
Rum saldırıları 1974’e kadar devam etti. Harry Scott Gibbons 21 Aralık 1963 tarihinde zirveye çıkan bu saldırılar için “Soykırım -Türklerin toplu imhası- başlamıştı.” notunu düşmüştü.
Türk’ün hafızasına hakaret edercesine KKTC’de “Noel”i “barış” sözcüğüyle yan yana getirmeye kalkan sahtekarların aksine “Kanlı Noel” hâlâ hafızamızdadır. Adı ister dinlerarası diyalog olsun ister barış projesi olsun her girişimde insaniyet ve din maskesi altında Türk’e nasıl hakaret edilmek istendiğini gözden kaçırmamız mümkün değildir. Türk’ün gözlerinde Mustafa Kemal aklının keskinliği dipdiri yaşar. Bunu akıllarından çıkarmasınlar.
Ve Kıbrıs davamızda sözde dostlarımızın ilk düşmanlığını da görmüştük.
Ülkemizi bombalamakla tehdit eden, yapılan katliamları arkalamaya çalışan, Türk ordusuna ambargo uygulayarak aslında ona iyilik yapan Sam Amca da esaslı bir tokat yemiş, mağrur padişah misali yerine oturmuştur. Elbette düşmanlığını sessiz savaş konseptiyle devam ettiriyor.
Büyük abilerinin arkasına saklanarak “Cesursan gel, al.” diyen Rumlara “Cesurum, geldim, aldım.” diye cevap veren Türk ordusu, tıpkı 1919’da olduğu gibi emperyalist dünyaya bir tokat daha indirmişti. Mustafa Kemal’in askerlerine selam olsun.
Emperyalistlerin gölgesinde bayrak dalgalandırmaya çalışanlar bayrağını görmek istiyorlarsa Harbiye Müzesine uğrayabilirler.
20 Temmuz 1974’te Kıbrıs’a çıkan şanlı Türk Silahlı Kuvvetlerinin mensuplarına ve Kıbrıs’ta Rum soykırımcılara karşı Türk vatanının namusunu koruyan TMT’nin tüm mücahitlerine bin selam olsun. Tüm şehitlerimizin aziz ruhları şad olsun.