Mustafa Kemal’in Mirasına İhanet: Türk Bayrağı Yakan Koçbaşı!
“Zaruri olmadıkça harp, cinyaettir.”
Mustafa Kemal ATATÜRK
Türklüğün ne olduğunu bilmeyen ve Mustafa Kemal’den nasiplenmemişlerin “Türkler sıkılınca savaşır.” söylemleriyle kara bir yaftalama çabasına düşen paçozlar sadece bugün yoktu.
Mustafa Kemal, Batı emperyalizminin yalnız Türk yurdunu işgaline karşı değil aynı zamanda uygarlık alanında da Türklüğü yanlış bir kimlikle tanıtmasının karşısında durdu. Orta Çağ’da harita mühendisleri olan bir milletin amaçsız savaşlar peşinde koştuğunu iddia eden Hint-Avrupa merkezli anlayışı tabiri caizse paçavraya çevirip attı.
Mustafa Kemal’in güya en yakınında olanlar 10 Kasım 1938’den sonra “Güneş ölünce teorisi mi kalır?” dediler ve büyük bir ihanete imza attılar.
O ihanetten siyasal İslam ve Türk-İslam sentezi doğdu. Türk-İslam senteziyle Türk tarihini 1000 yıl gibi kısıtlı bir süreye mahkum eden anlayışla yetişenlerse günümüzde Türkçülüğün arkasına saklanarak Şaman gibi giyinip çıktıkları TV’lerde kendilerini kamufle etmeye çalıştılar. İçine düştükleri ihaneti ancak şarlatan gibi davranarak aşırı söylemlerde bulunmadan gizleyebilmeleri mümkün değildi çünkü.
Bir zamanlar “Tanrı Türk’ü korusun” cümlesine tahammül edemeyip Alparslan Türkeş’e bile atarlananların Türkçülükten geçinmeleri maskaralık piyesinden başka bir şey değildir.
Şimdi bir yandan kripto FETÖ’cülere bir yandan Türkçülere bir yandan da Perinçek’e yanlamak için hamasi cümleler kuranların içinde bulundukları aciz durumu daha iyi anlayabilirsiniz.
Biz bu yancılara “Vatan Millet Sakarya AŞ” diyoruz.
Sloganı da şudur: Ticarete göre siyaset yapanların şirketi.
Birçok yazımıza konu olan 5G Virüs Platformu’nda normal bir kimse bulmak zor. Birçok dolandırıcılığını belgelediğimiz Muammer Karabulut, oğlunun İsrailli bir şirketle ortak olduğu ortaya çıkan Abdurrahman Dilipak, kendisini görevden alan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’a “Uçkurundan teslim alınmışsın.” diye attığı mesajı X’te paylaşan Vedat Çalık, eski eşini işkenceyle öldürmeye kalkan ve mahkemeye çıkmamak için sürekli yanlış adres vererek Türk mahkemelerini aldatmaya kalktığı için hakkında yakalama kararı çıkarılan Mustafa Dönmez, tüm bunlarla ve sözde platformla ilişkisini açıklamak yerine kamuoyunu yanlış yönlendiren açıklamalar yayımlayan Türk Ortodoks Patrikhanesi basın sözcüleri…
Bu yazdıklarımızın bir tanesi yoktur ki delili olmasın. Birçok belgeyi önceki yazılarımızda da paylaştık.
Şimdi iki sanat, ticaret ve siyaset sanatı, nasıl harmanlanıyormuş bir kez daha görelim. Yazımıza, kendini ulusalcı olarak tanıtan KKTC’li Sabahattin İsmail’le devam edeceğiz.
Önce şu meşhur şampiyonlar ligi fotoğrafıyla başlayalım:

Burada gördüğünüz isimlerden biri Abdurrahman Dilipak, diğeri Cengiz Çandar’dır. Dilipak, Noel Baba Barış Konseyi üyelerindendir. Çandar, aynı sözde konseyin kurucu üyelerindendir. FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen’i yere göğe sığdıramadığı bir açıklama yaptığı videosunu, Tuncay Güney’den yıllar önce Türkiye’ye ABD projesi olan federasyonu nasıl dayattığını yazdık.
Her ikisinin de Noel Baba Barış Konseyi üyesi olduğunu Karabulut’un beyan ettiğini de yazmıştık.
“FETÖ’cüler ve Ergenekoncular birlikte yargılansın.” diyen Dilipak’ın “FETÖ’den ilk hoşgörü ödülü alanlardan biri de benim.” dediğini hatırlatalım. Yani bu şahsın FETÖ aleyhine ifadeleri bir çeşit zorunlu itirafçılıktan başka bir şey değildir.
Bakın tüm bu şahısların yolu bir şekilde FETÖ’den geçiyor.
Pensilvanya’ya gittiğinde başköşede oturup poz veren Namık Kemal Zeybek’in FETÖ ilişkisini İlk Kurşun sitesi 2021’de yazdı.[1]
Bugün Namık Kemal Zeybek ve Türk Ortodoks Patrikhanesi eski ve yeni basın sözcüleri yan yana poz veriyorlar, sosyal medyada birbirlerini paylaşıyorlar.
Bu gibi çarpık ilişkiler dile getirilince de kamuoyunu yanlış yönlendiren masallar anlatıyorlar.
5G’cilere sorarsanız “Küreselcilere karşı mücadele için bir araya geldik.” diyeceklerdir. Zannederiz ki dünyanın en şanslı insanları küreselciler olsa gerek. 5G’nin Korona virüsüyle mücadelede yüksek riks oluşturacağını iddia eden düşmanlara sahip olmak şansına (!) herkes sahip değildir.
Bu arada bu iddiayı sahiplenen kuruluşlardan biri, Nevzat Tarhan’ın Üsküdar Üniversitesi’dir. Kendisinin “Psikolojik Savaş” isimli kitabını inceleyenler bilirler ki Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yazılmış bir kitaptır. O kitaptaki pek çok yalan, Ergenekon kumpaslarında aynen kullanılmıştır. Ayrıca SADAT ilişkisi de ispatlıdır.
Dediğimiz gibi, bunların kapısını açtığınız zaman karşılaşabileceğiniz normal biri yok!
İşte onlardan biridir Sabahattin İsmail.
Onun sözde ulusalcılığı, KKTC’deki sağcıları da solcuları da tarifsiz hayrete düşürmüştür.
Kendisini X hesabındaki biyografisi başta olmak üzere her yerde Rauf Denktaş’ın danışmanı olarak tanıtır:

Halbuki bu bilgi yalandır. Kendisiyle birlikte çalışmış olan Aydın Akkurt’un bu konudaki ifadeleri aynen şudur:
“Tahsin Ertuğruloğlu dışişleri bakanı olunca Sabahattin İsmail’i bazı olumsuz davranışları nedeniyle görevden aldı. Boşta kalan Sabahattin İsmail, Cumhurbaşkanlığına gelerek görev istedi. Kendisine herhangi bir görev verilmedi. Kitap yazacağını söylemesi üzerine de kendisine sadece bir oda verildi. Daha sonra yaşananları ise günü geldiğinde belgeleriyle açıklayacağım.”[2]
Bizce Akkurt belgeleri açıklama sözünü yerine getirmelidir.
Sabahattin İsmail’in ve 5G Virüs Platformu’nun gerek yabancılara mülk satışı gerekse bu konular üzerinden KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a saldırmasının nedeni tamamen duygusaldır (!).
Devlet memuruyken 1 milyon dolardan fazla mülk edinmiş bir kimsenin yabancılara mülk satışı konusundaki tavrı ciddiye alınamaz. Bu tavır da kamufle olma çabasının tezahürüdür.
Daha önce yazdık: Noel Baba Barış Konseyi ve 5G Virüs Platformu önce Türkiye’den sonra KKTC’den dileniyor, sonra karşılık bulamayınca saldırıya geçiyor.
Yoksa KKTC’ye İsrail dahil olmak üzere 41 ülkeyi barış köyü safsatası altında sokmaya çalışanların yabancılara mülk satışına karşı çıkma iddiası başka türlü izah edilemezdi. Belgelediğimiz üzere de kanunsuz iş yapmaya kalkıyorlar, kanuna uygun iş yapanlara da Chabad veya Rumcu diye damga vuruyorlar.
Oysa KKTC’de Türk bayrağı yaktığı iki isim vardır: Birisi EOKA-B terör örgütünün lideri Nikos Samson’dur, diğeri ise şimdilerde sözde ulusalcı Sabahattin İsmail’dir!
Evet, Sabahattin İsmail, geçmişin Türkiye düşmanı azılı bir komünistiydi. Bugün ise koçbaşlarından biridir. Sovyet tankları gelince üstüne çıkıp insanlara çiçek dağıtmayı hayal edecek kadar, Türk bayrağı yakacak kadar, Türkiye’nin emperyalist olduğunu söyleyip Kıbrıs’tan çıkması gerektiğini iddia edecek kadar, yeterince AKEL’ci bulmadığı için CHP’den istifa edecek kadar, Nurettin Seferoğlu’yla birlikte TMT’cileri ihbar edecek kadar Türkiye ve Türk düşmanıydı.
Uzun yıllar, önce Kanada’da sonra Londra’da yaşayan Sabahattin İsmail, KKTC’ye geri dönünce birdenbire sözde milliyetçi oluverdi!
Muhtemeldir ki komünistliği malvarlığı sahibi olmasına bir engeldi.
Sabahattin İsmail’in döndükten sonraki bilinen malvarlığı Kıbrıs basınında yer aldı: “Lefkoşa Metehan’da bir daire, Girne merkezde bir daire, Alsancak’ta süper lüks bir villa, Ankara Bahçelievler’de 2 daire, Ankara Çankaya’da 2 daire, biri Mercedes olmak üzere iki lüks araç.”
Kıbrıs’ta eski tüfeklerin milliyetçisi de solcusu da Sabahattin İsmail’in ne olduğunu, kim olduğunu çok iyi biliyor. Hepsinin de dönek olarak adlandırdığı bir şahıs bugün Türkiye’de kamuoyunu yanlış yönlendirme imkanı bulabiliyor.
Şunu unutmayınız: Türk dünyasının hiçbir yerinde Türklüğün hiçbir davası döneklerin elinde oyuncak olamaz. Hiçbir maske hiçbir dönekliği saklayamaz.
Şimdiden yazalım: “Geçmişte öyleydi, şimdi böyle.” diyebileceğiniz bir durum yok ortada.
KKTC’den deport edilen Karabulut’un pandemi nedeniyle KKTC’ye gidemediğini beyan ettiğini yazdık. Rauf Denktaş’ın danışmanı olduğu yalanıyla kendine Türkiye’de yer edinemeyen Sabahattin İsmail’in de gerçek yüzünü bu yazıyla birlikte yazıyoruz.
Memleket için yapılacak işleri döneklerin eline verecekseniz, buyrun. Biz buna müsaade etmeyeceğiz.
Sabahattin İsmail hakkındaki haber ve söyleşileri hem de sağ-sol fark etmeksizin yazının sonuna bırakıyoruz.[3] Özellikle “Sabahattin İsmail ‘Rum’ pasaportu aldı” başlıklı haberi okumalısınız.
Ve bunların koçbaşı olarak Türk milletinin içine sızdırılmasının lafın gelişi değil, gerçekten böyle olduğunu ispat eden bir başka noktayı buraya taşıyoruz. Bakın bir süre önce Kıbrıs Volkan gazetesine ulaşan bir mektupta neler yazıyor:
“Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın çalışma ofisine dinleme cihazlarını koyan ve kayıtları daha sonra FETÖ’ye gönderen kişinin kim olduğunu tahmin ediyoruz. Ulusal güçlerin arasına sızdırılan bu ajan, KKTC’deki bazı komutanlar ile dernek başkanlarını da Ergenekoncu diye ihbar eden kişidir. Yaptığı bu hizmetlere karşılık çok büyük paralar almıştır. Bu kişi, son günlerde de UBP ve UBP milletvekillerine yönelik olarak sosyal medyada çok çirkin saldırılar yapmaktadır.”
Dönek de olsa huylunun huyu değişmez.
Sevgiler.
[1] https://ilkkursun.site/namik-kemal-zeybek-feto-iliskisi
[2] https://kibrisvolkan.net/sabahattin-ismail-seferoglunun-adami-2-10404.html
[3] https://giynikgazetesi.com/allah-sabahattin-ismaile-iyilik-ve-saglik-versin/
https://www.gundemkibris.com/turk-bayragi-yakan-adam-turkculuk-ogretmeni-olursa
https://haberkibris.com/akelcilerle–birlikte-yuruduk…-2012-09-17.html