Birkaç yüz yıllık bir mumyanın bulunduğu tabutun kapağını açarsanız oksijenle temas ettiği anda mumya kararmaya başlar. Aklınızın kapısını açık bıraktığınız zaman da duygularınızla temas eden jeopolitika kararmaya, çürümeye başlar. Böylece çok kötü bir hâl alır. Onun ne olduğunu, nasıl ilerlemekte olduğunu tespit etmek zorlaşır.
Bir önceki yazımda ifade ettiğim “kan davalılar” işte bu hatayı sıklıkla yapıyorlar. Oysa Türk milleti bir aşiret değildir, Türk vatanı aşirete ev sahipliği yapan bir konak değildir. Kan davası güderseniz soyunuz kurur, konağınız harabeye döner.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nda milleti ılık Rusçulukla suçlayan beton kafaların asla anlamadıkları nokta bu oldu.
Dibindeki Irak işgal edildi. İran’la savaş daima Batı Avrupa ve ABD’nin gündemindedir. Yine bir diğer komşun olan Suriye’de yıllardır iç savaş var ki hem Irak’ın işgali hem de Suriye’nin iç savaşı ırk, din ve mezhep bakımından Türkiye’deki dinamikleri de harekete geçirmek için kullanıldı. Gürcistan’ı Rusya’nın üstüne salıp Rusya karşısında küçük düşmesine sebep olanlar aynısını Ukrayna’ya da yaptılar.
Kıbrıs’ta durum ortadadır. Doğu Akdeniz ve Ege’de durum ortadadır. Batı emperyalizminin bu meselelerin hiçbirinde bizden yana tavır almadığı da ortadadır.
Ha, “lobi faaliyetleri”yle bu işleri çözeceğini düşünenler vardır. Lobicilik elbette önemli bir faaliyettir ama nihayetinde karşılaşacaklarını ben size söyleyeyim: 2013 öncesi Türkiye.
Karşınıza çıkacaklar ve ulus devleti yıkmak için ne gerekiyorsa isteyecekler. Afrika’da kaç milyon kişinin Fransızca konuştuğunu, kaç milyon kişiye Afro-Avrupa ırkı propagandası yapıldığını konuşmaksızın Türkiye’de resmi dil meselesine girecekler. Özerklikten girip Irak-İran-Suriye’de kurulmak istenen Kürt devletine göz yummanızı değil, direkt destek vermenizi isteyecekler.
Bütün bunları yaptığınız zaman bırak Kıbrıs’ı, Ege’yi Akdeniz’i; Güneydoğu’yu elde tutarsanız helal olsun!
Tutamazsınız.
Milleti ılık Rusçulukla suçlarken bir bakmışsınız sizi ılık milliyetçi yapmışlar!
“ABD’yle ilişkiler iyiye gidiyor.” ifadesi kadar tuzak bir ifade var mıdır?
90’lı yıllarda Apo’yu kovalarken ABD istihbaratı seni, beni, onu, hepimizi dinlediği muazzam dinleme sistemiyle tak diye Apo’nun yerini saptayıverdi. Teröristbaşı alındı, Türkiye’ye getirildi, mahkeme önüne çıkarıldı, hatta o da neredeyse ılık milliyetçi olduğunu açıklayıverecekti!
Nasıl açıklamasın?
ABD yancılarının devleti geri plana atıp dolaylı yoldan “ABD sayesinde yakaladık!” dediği Apo kısa sürede demokrasi kahramanı oldu!
E bu olayların olduğu bir ülkede her şey olur. Ergenekon kumpaslarında teröristten devlet sevgisi dinleyen FETÖ’cü savcılar vardı!
Artık yoklar!
Gerçekte ılık milliyetçilik diye bir şey elbette olamaz. Milliyetçilerin arasına sızan FETÖ ve diğer Amerikan beslemeleri ne kadar hainlikler yapmış olsa da tarih yeniden başladı. Fukuyama gelse bunu inkâr edemez.
2013 öncesinde ve sonrasında aslında pek bir şey değişmedi. Ilımlı Müslüman daha da ılımlı oldu. Oy kaybedeceği zaman arada sertleşir gibi olsa da her öfke krizinden sonra daha da ılımlı hâle geldi. Gelmek zorunda.
Lafı çok uzatmayacağım.
“Ordu bitti.”, “Ordunun sözü geçmez.”, “Biz emrederiz, siz yaparsınız.” diye ahkâm kesen ve kendini basının, medyanın baronu zanneden alıkların hayal kırıklıkları da hiçbir zaman bitmedi. Kurdukları hayaller böyle olduğu sürece de bitmeyecektir.
Eğer onların istediği gibi olsaydı 90’larda İran’ı bombalamak üzere kalkan F-16’lar geri dönmeyecekti.
Eğer onların istediği gibi olsaydı Suriye’de Esad’la savaşırdık. Sayısız provokasyona rağmen savaşılmadı.
Eğer onların istediği gibi olsaydı Mısır’la ebediyen düşman olurduk. Doğu Akdeniz meselesi en büyük darbeyi dışarıdan değil, içeriden almış olurdu.
Böyle de bir irade vardır.
Kimde mi?
Tarihi yeniden başlatanlarda.