“Haram lokma yerken besmele çekenlerden tiksindim.”

Ali Şeriati

Tevfik Fikret bir zamanlar “Han-ı Yağma” şiirini yazmış, “Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı yağma sizin / Doyuncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yiyin!” dizeleriyle pek güzel dualar ederek ederek afiyet dilemişti.

Şimdilerde emperyalistlerin işgal ettiği bir vatanda ne kaçırsam kâr, diye düşünüp hainlik eden “efendilerin” yanına neoliberalizmin hamam böceği kılıklı influencerları yerleştirildi. Böylece ihanetler, rüşvetler, yolsuzluklar, şantajcılık gölgelendi.

Eskinin gölge oyunları bile bir başkaydı. Şimdi gölgenin gölgesinin oyunları var.

Süslüman influencerların öldü sanıp üstünde “enerji” diye tepindikleri varlığa bir “sinerji” gelmeye başladı.

Hani bir zamanlar FETÖ de aynısını yapmıştı da sonunda intihar etmişti. Şimdi cezaevine giren bir kısım Süslümanların karşı sinerjiyle intihara sürüklendiklerini görüyoruz.

Hemen her alanda gençlerin önüne influencer diye birilerini koyuyorlar. Bu sözde kanaat önderleri veya idoller de gençlerin hayallerindeki hayatı yaşıyor gibi görünüyorlar.

Sonra bir bakıyorsunuz, motorlu influencerın biri motorlu kurye çıkıyor. Meğer yük diye de uyuşturucu taşıdığı anlaşılıyor.

Eskinin temiz toplumu bile bir başkaydı. Sülün Osmanlar namustan söz ederler, bir sinerji yaratmaya çalışırlardı. Şimdinin temiz toplum kampanyaları daha büyük bir çakallığa evrildi.

Bir tane sosyal medya ünlüsünü al, “Ben makyaj malzemesi satıyorum. Para oradan.” diyor. Kimisi de garibim halka mâl olduğunu zannediyor.

Bir başka sosyal medya ünlüsünü al, “Ben zaten Youtube kanalımdan kazanıyorum.” diyor. Videolarına bakıyorsun, ünlü olup para kazanmak için her türlü kepazeliği yapmış. Üç kuruş için kıçını açarak milleti güldürmeye çalışan, beş kuruş için uyuşturucu da satar.

Bunların hepsi fabrikasyon ürünüdür.

Mesela sevgilisine sırılsıklam aşık bir gecekondu çocuğu, aynı mahallede yaşayan sevgilisini mutlu etmek ve onunla evlenebilmek için her şeyi yapmaya hazırsa ve biraz da becerikliyse gölge yapılmaya çok müsaittir. Önce kendiliğinden pis işlere girer, sonra elinde yularla gezen daha büyük çakallar tarafından tasmalanarak bir çetenin üyesi olur.

Tabii çeteye sorarsanız onlar buna “saadet zinciri”, “Makyaj malzemesi parası” filan derler.

Oysa düpedüz çakallık halkasıdır.

FETÖ vb. yapılar başka türlü nereden beslenecektir? Kara parayı influencer üstünden aklamaktan daha kolay ne vardır?

Sadece Türkiye’de değil, İngiltere’de de influencerlar dikkati çekmiş.

Influencer denen tiplerin bir kısmı ifşa olur bir kısmı da endişeyle beklerken onlardan daha kurnaz olan bir kısım siyasetçiler de tuhaf hâl ve hareket içine girmiş durumda.

Oğlu, yeğeni, dıdısının dıdısı bir suç işleyince hemen Saray’a haber gönderip saf değiştirmeyi teklif edenlere bakılırsa sinerjiyi yakalayan “varlık”, en ufak bir hareketinde katman katman yeryüzünü sarsıyor.

Paçayı kurtarmak isteyen herkes Saray’a kapak atmaya çalışıyor.

Ama görmüyorlar ki “politika” zannedilip küçümsenen bazı değişiklikler ortada sığınılacak bir yer bırakmıyor.

Çünkü herkes sarsılıyor.

Hükümet edenlerin de başı dönmüş olacak ki “50+1”in en hararetli savunucuları birdenbire görüş değiştirdiler.

Brutus Mevsimi ikinci safhaya geçti gibi…

Ne dersiniz?