Tevrat’ta ve İncil’de geçen ve binlerce yıl önceye dayandırılan bir hikâye vardır. Her yönüyle mitolojik bir anlatıdır.
Bahsettiğim hikâye, İsrailoğullarından Samson ve Filistinli fettan kadın Delilah’ın hikâyesidir.
Samson, çok güçlü bir kahramandır. O kadar güçlüdür ki Yahudilerin Herkül’ü denebilir. Neredeyse tek vuruşta ordu dağıtacak kadar kahramandır. İlginç bir silahı vardır ki eşek çenesinden yapılmıştır. Eşek deyip geçmeyin. Güçlü bir çene basıncına sahiptir. En fazla proteinin bulunduğu sütü de eşek verir.
İşte o eşek çenesiyle orduları yarıp geçen Samson’un bir özelliği de vardır ki tam anlamıyla kadın düşkünüdür. Özellikle o zamanın Filistinli kadınlarına hayrandır. Günün birinde güzeller güzeli Delilah’a vurulur.
Her türlü düşkünlüğün bir bedeli vardır. Samson, gidip Delilah’ın kız kardeşine de aşık olur. Böylece Delilah’ın mitolojik gücü ortaya çıkar: Fettanlık!
Deli gibi aşık olduğu Samson’u kıskanan Delilah, onun en önemli özelliği olan gücünün kaynağını araştırmaya başlar. Sevgilisine cilve yapar, aklını başından alır. Nihayet gücün sırrını öğrenir. Meğer Samson’un gücü saçlarındadır.
Hemen bir plan yapar.
Bir gece vakti koynuna aldığı Samson’u hayli yorar. Talihsiz kahraman uykudayken saçlarını kazır. Böylece zayıf düşen sevgilisini Filistinli düşmanlarına teslim eder.
Yalnız bir şartı vardır: Samson’a çok fazla işkence yapılmayacak, kanı akıtılmayacaktır.
Karnak Tapınağına götürülen Samson’a türlü işkenceler yapılır. Kendi silahıyla yani eşek çene kemiğiyle dayak yer. Kendisiyle alay edilsin diye cücelerin ayakları altına alınır. Tüm bu işkencelere tanık olan Delilah, sevgilisini cücelerin elinden alır.
Sevgilisini alan Delilah, Tanrı’ya yalvarır ve bir şans daha ister. Böylece Samson’un saçları yeniden çıkar.
Ama Samson kırılmıştır bir kere…
Delilah’ın oradan ayrılmasını ister. Delilah bunu kabul etmez. Samson, Filistinlilerin de içinde bulunduğu tapınağın sütunlarına ellerini dayar ve onları itmeye başlar. Böylece tapınak çöker. Samson, Delilah ve orada bulunan Filistinli ahali enkaz altında kalarak ölürler.
Hikâyemiz burada biter ama yıllar sonra Tom Jones, “Delilah” adında çok güzel bir şarkıyı seslendirerek şöyle söyler:
“Benim, benim, benim Delilah’ım,
Niye, niye, niye Delilah’ım?
Onun benim için iyi olmadığını gördüğüm hâlde,
Özgürleştirilemeyecek bir köle gibi kendimi kaybettim.”
İstihbarat literatüründeki “sexpionage” yani “seks casusluğu” ifadesi de Delilah’ın yaptığı fettanlıklara dayanır.
Her türlü düşkünlüğün sonu enkaz altında kalmaktır.
Çinliler “Savaşan Hanedanlar Çağı”nda oluşturdukları 36 stratejiden birisini şöyle ifade ederler: “Kazanın altından ateşi çek.”
Yani bir insanın veya bir toplumun tüm değerlerini yok et.
Çinli hatunların koynuna girenlerin, aşık oldukları insanlara tüm değerlerini satanların ağıtlarını Tom Jones’un şarkısından duyar gibiyim:
“My, my, my Delilah,
Why, why, why Delilah!”