Türk’üm dememek için kırk takla atanlarla Türk olmadıkları hâlde “Biz zaten Türk değiliz, kendimize Türk diyoruz” diyenlerin safsataları bitmiyor. Sosyal medyada bile yalanın yayılma hızı doğru bilgiye göre altı kat hızlı olduğu için aynı safsatalar yıllar boyu dönüp duruyor. Tek bir bilimsel çalışma okumayan ya da tüm bilimselliği kullandığı jargondan ibaret makalelerin küçük bir kısmını okuyan çakma entelektüeller ise milletin zihnini bu safsatalarla doldurmaya uğraşıyor.

Milletin beynini safsatayla doldururken kendi cebini dolarla, euro’yla dolduran tiplerin yaptığı işi fahişelikten bile aşağıda görüyorum. Zira yeri gelir bir fahişe, ülkesine hayati istihbarat sağlayabilir. Safsata yayıcılar ise ülkelerinin şuurunu yok edecek sahtekârlıklar için uğraşır dururlar.

Türk’üm dememek için farklı bir Anadolu icat ettiler. Farklı bir Roma icat ettiler. Farklı bir Osmanlı icat ettiler. Türk’üm demekten kaçmak veya Türk’üm diyenleri zehirlemek için bambaşka bir dünya inşa ettiler.

Evet, Roma ve Osmanlı birer imparatorluk olduğu için tek bir unsurdan meydana gelmiyordu. Gel gelelim özellikle Doğu Roma içinde yaşayan ve devlet kademesinde yükselen hatta imparatorluğu erdemli bir davranış sergileyerek elinin tersiyle iten Türkler ve Türk aileleri vardı. Bunları geçmiş yazımlarımda yazdım. Ancak safsatacılar, hayallerinde Türk’süz bir dünya yaratmak için tarihte Osmanlı ve Roma’yı kurtarılmış bir bölge gibi seçmişler.

Romalı demek, Roma vatandaşı demektir. Roma’nın fethettiği topraklar bomboş topraklar değildi. Elbette bir gün Yunanlıların toprağını aldılar. Bir gün geldi Arnavutların toprağını aldılar. Başka bir gün geldi Türklerin batıda yaşadığı yerlere girdiler, oraları fethettiler. Türklüğüyle övünen adamı görünce “Ya Romalılar çok büyük medeniyetti, sen barbarsın” diyenlerin bilmedikleri ya da görmezden geldikleri bir gerçektir, her Romalının Latin, Grek vs olmadığı.

Osmanlı’da Türk olmayanlar da vardıysa Roma’da da Türk olanlar da vardı. Safsatacılar olaya nereden bakıyorlar? Kendi kurtarılmış ama gerçekte esir edilmiş bölgelerinde yani hayal dünyalarında.

Bir tarafta laikliğe saldırıp Atatürk devrinde her şeyi dışarıdan aldığımızı öğütlüyorlar. Diğer tarafta ise Romalıyız diye kendilerini yırtıyorlar. Bir de yeni bir moda başladı ki kendileri gibi ailevi değerlerine bile sövüldüğünde hoşnut olsun istedikleri insanlara öyle olmadıkları için “aşağılık kompleksli” diyorlar. Yani Türk, aşağılanmayı reddettiği için aşağılık kompleksli oluyormuş! Türk’ü aşağılamak için uydurulan safsataları kabul etmemek de aşağılık kompleksi oluyormuş!

Safsatacıların kimi neoliberalizmi ölümüne savunanlardan çıkıyor. Sınırları, devletleri, milliyetleri vahşi kapitalizm adına ortadan kaldırmak isteyenler, sosyal medya başta olmak üzere pek çok alanda propaganda yapıyor. İnsanlara yalan söylüyor.

Kimi safsatacılar, ülkenin çeşitli yerlerinde yuvalanmış Çerkes kliklerinde, Kürtçü oluşumlarda, Arap ve Ermeni sevdalısı rejim düşmanlarının arasında yer alıyor. Bir şekilde ya kökünde ya zihniyetinde Türk düşmanlığı bulunanlar, ideoloji ayırt etmeksizin bir araya geliyorlar.

Yapılan sinsi propagandanın çoktan beri farkındayız. Dün nasıl karşılarına çıkıp Türkiye’yi Türksüzleştirmelerini engellediğimiz gibi bugün ve yarın da bunu yapacağız. Düşmanın hiçbir türlüsüne geçit vermeyeceğiz. Uyuyan Türk’ü uyandırıp emperyalist dünyanın başına bela ettiği için düşman oldukları Mustafa Kemal’in emanetini gelecek nesillere teslim edeceğiz. Onlar da sonraki nesillere teslim edecekler.

En büyük savaşımız cehaletle olduğuna göre safsatacıları ve onların yalanlarını tarihe gömmek zorundayız. Türk’ün bugünkü savaşının karakteri budur. Şu anda topyekün savaş verdiğimizin farkında mıyız?