Sıklıkla anlatılan bir hikâye vardır. Hz. Ali taraftarı Küfelilerden bir adam, devesini alıp Şam’a gelmiş. Şamlı bir adam karşısına çıkıp Küfelinin devesini istemiş, “O dişi deve benimdir” diye tutturmuş. Küfeli ne kadar devenin kendisine ait olduğunu ve dişi olmadığını söylese de Şamlı adam hır gür çıkarmış, sonunda olay Şam’ın yöneticisi Muaviye’ye aksetmiş.

Binlerce insanın toplandığı bir kalabalığın önünde Muaviye dönüp Şamlılara sormuş, “Bu dişi deve kimindir?

Ahali, “Bu dişi deve Şamlınındır” diye cevap vermiş. Bunun üzerine deveyi tutup Şamlı adama vermişler. Küfeli olayın şaşkınlığını yaşarken Muaviye onu yanına çağırtmış, “Ey Küfeli, ikimiz de biliyoruz ki bu deve dişi değil erkektir. Sen Küfe’ye dönünce yaşadığın bu olayı Ali’ye anlat. De ki, Muaviye’nin erkek deveyi dişi deveden ayırt edemeyen ve o ne derse yapan on bin tane adamı var. Ona göre ayağını denk al.

Ne dün ne de bugün Muaviye’nin adamları yalnız Şam’da değildir. Küfe’de de Muaviye’nin birçok adamı vardır. Bu ayrıntıyı not düşüp konumuza geçelim.

The Telegraph’tan James Crisp, Erdoğan’la ilgili aynen şu cümleleri kaleme aldı: “AB, demokratik değerler ve insan haklarından bahsediyor ancak 2015 sığınmacı krizinde Suriyeli sığınmacıları ülkesinde tutması için Erdoğan’a büyük meblağlar ödemekten kaçınmadı.  Türkiye ayrıca daha fazla nakit karşılığında Akdeniz’den yasadışı geçiş yapan göçmenleri geri almayı da kabul etti. Erdoğan’ı beğenmek imkânsız olabilir ama kendini çok faydalı kıldı.

“…ama kendini çok faydalı kıldı.” cümlesine dikkat edilmesi gerekir çünkü Erdoğan kendisini yalnız Batı için faydalı kılmadı. AKP iktidarı döneminde hem Ukrayna’ya Bayraktar satılıyor hem de Rusya’yla iyi ilişkiler sürdürülüyor. Erdoğan, sığınmacı kozu sayesinde Batılı güçler içinde destek bulabiliyor.

Böylece Rusya, kendisiyle yakınlaşan ve bu yakınlaşmanın dozunu kaçıran iktidarın sürekliliğinden faydalanmış oluyor.

Yani o “Batı, Milleti İttifakı’nı destekliyor” propagandası çok temelsizdir. Batı, sığınmacıları göndermeyi vadeden bir ittifakla yürümez. Millet İttifakı bu konuda samimi olsa da olmasa da böyle bir riske girmez.

İspanya’da göçmen karşıtı muhalefetin iktidara geldiğini, Avrupa genelinde aşırı sağın yükseldiğini, Türkiye’de Avrupa’dan gelen parayla sığınmacı tutulduğunu ve göçmenleri göndereceğiz diyen muhalefetin iktidara gelemediğini görüyoruz.

Okuyabilene bu da çok şey anlatır. Avrupa ülkelerinin Erdoğan’ı istemediği koca bir yalandır. Erdoğan’a oy verenlerin ülkeyi terk etmesini isteyen Avrupalı siyasetçiler, Türkiye’de sığınmacı tutan Erdoğan’ın iktidardan gitmesini ister mi?

Çok yakında AKP iktidarının Batı ve ABD’yle daha fazla yakınlaşma içine girme ihtimali vardır. Bu ihtimal gerçek olsa bile bizim Şamlılar nasıl ki AKP’yi her değişimde desteklemeye devam ettiler, yine destekleyeceklerdir. Nitekim Şamlılar pek fanatiktir.

Öte yandan İran, sınırına duvar örmek istiyor. Amerikan devleti Taliban’ı resmen tanıma zamanının geldiğini konuşmaya başlıyor. Taliban ise ABD’den ve Afgan ordusundan ele geçirdiği onca malzeme ve araçla İran’a karşı saldırgan bir tutum izlemeye başlıyor.

Mezhep vb. nedenler tamamen bahane…

Yarın bir gün ABD ve İsrail’in İran’ı bombalayıp Taliban’a kapıları açması mümkündür. Taliban gibi örgütler fetih ideolojisine sahiptir. Türkiye hem içeriden hem de dışarıdan kuşatılıyor. Bunu görmek zor değil ama maalesef fanatiklik ve bankamatik fareliği insanlara daha bir hoş geliyor.

Bugüne kadar her siyasetinde, her sözde stratejik derinliğinde başarısız olmuş bir iktidar var. Ne yazık ki aynı iktidar, iç siyasette herhangi bir ölçüsü olmayan bir anlayışa sahip olduğu için milletin diğer yarısını terörist, gay, Allahsız, dinsiz ilan edebiliyor. Tarihteki düşmanlıkları ve milletin hem umutlarını hem de korkularını çok iyi kullanabiliyor. Göçmen siyaseti de başarısız olacak, büyük ihtimalle canımız yanacak.

Ne var ki fanatikler ve bankamatik farelerinin yüzü kızarmayacak.

Onlar “Sonuna kadar Erdoğan” diye diye belki de ülkenin sonunu getiriyorlar…

Hainle kahramanı ayırt edemeyen Şamlılara, Küfeli gibi davranan Şamlılara laf anlatmak boşa zaman kaybıdır.