Türkiye’nin bütün değerlerini ve stratejik kurumlarını yalnız liyakatsiz atamalarla değil aynı zamanda zihniyet bakımından da sahiplenmeye çalışan AKP giderse ne olur?
Soruyla birlikte aslında cevabını da vermiş oluyorum.
AKP, “Biz gidersek savunma sanayisi durur” algısı yaratmaya çalışıyor. Yanlıştır. Aksine AKP millî güvenlik bakımından önemli olan tüm kurumları öz malı, bu kurumlarda çalışan herkesi de çalışanı gibi göstermeye çalışıyor.
Ayrıca sanki AKP’li siyasetçilerin ellerinde hesap kitap aletleri var da oturup kendileri uçak yapıyor gibi gülünç bir durum var. Yetmiyormuş gibi Cumhur İttifakı üyeleri önemli kuruluşlarımızın bahçesinden çıkmıyor.
Liyakatsizlik çok önemli bir sorundur. Millî güvenliğimizi etkileyen her noktada millî görev bilinci esas olacağından AKP’nin savunma sanayisini kendine mâl etme çabaları son derece tehlikelidir. Siyasîleşen her şey gibi bu noktalarda görev yapan kurum ve kuruluşlar da millî birliğe dayanırlar. Siyasetin olduğu yerde partileşme vardır, birlik yoktur.
Öyleyse “AKP giderse savunma sanayisi durur” demek yerine, “Komisyoncu yandaş iş adamları para kazanamaz” veya “Savunma sanayimizde liyakat artar” demek daha doğru olur.
Bu yazdıklarım dış politikamız için de geçerlidir.
Dünya öyle bir yola girdi ki -eskiden beri de böyle olmakla birlikte- dış politikayla ilgili tavır, siyasetçilerin de kaderini belirleyecektir.
Hangi parti veya partiler iktidara gelirse gelsinler dış politikada izlenecek yol “mecburî istikamet” olacaktır. O yüzden AKP giderse Batı yeniden Türkiye’nin dış politikasında duruma hâkim olur diye düşünmek de yanlıştır.
AKP’nin HDP üzerinden yürüttüğü siyaset de hem yanlış hem de tehlikelidir. Aynı zamanda kendi içinde birçok çelişkiyle doludur.
AKP “ümmet” anlayışından ötürü daima kimlik siyaseti uygulayacaktır. Erdoğan’ın miting meydanında verdiği güya ılımlı mesajlarda bile aslında ümmete dolaylı bir vurgu vardır. Biz Türk milletiyiz, bizim yapımız bellidir. Devletimizin kuruluş ilkeleri bellidir. Anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek olan maddeleri bellidir.
İktidardaki bir partinin HDP ile ilgili söyledikleri ne kadar doğruysa iktidar partisinin aynı kimlik siyasetini uygulaması bakımından Türkiye’nin nasıl ciddi bir tehdit altında olduğu kaygısı da o kadar normaldir. Bunda anlaşılmayacak bir şey yoktur.
Modası geçmiş “AKP giderse” ve “bekâ” sözleri üstünde bu kadar durmak yeterlidir…
NOT: Savunma sanayisinin özellikle de denizciliğin ürünlerine çökmeye çalışmadan önce insan bir döner de geçmişine bakar. Sen Özden Örnek gibi insanları hapse atacaksın, hayatlarını mahvedeceksin, ölümlerine neden olacaksın, sonra çıkıp “SİHA gemisi yaptık” filan diyeceksin.
Biraz hafıza…