İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun otobüs fotoğrafı çok konuşuldu. Ünlülerden, yazarlardan, vatandaştan tepki gördü. İmamoğlu ve danışmanının yaptığı açıklamalar bu tepkiyi en üst düzeye çıkardı. En son İmamoğlu’nun özür dilemesi bile yetmedi hatta bu özrü kibir dolu bulanlar oldu. Kimilerine göre bir siyasî intihar gerçekleşti. Hoş… Son günlerde görülen ve görülmeyen ya da görülemeyen çok fazla siyasî intihar vardır.

Kimileri bu fotoğrafı, “Nagehan kadraja girmiş diye hemen İmamoğlu’nu silmek mi gerekir?” gibi ifadelerle savundu. Kimleri, “Herkesle görüşülür, ne var bunda?” şeklinde tepki gösterdi. Kimsenin sevmediği o malûm tipler de her zamanki gibi “O zaman gidin AKP’ye oy verin” kabilinden yükselmeye kalktı. Bu tiplerin pek çoğu itibar görmeyip ağır tepkiler aldılar. Böylece siyasî intihara karşı sunî tenefüs girişimi de başarısız oldu.

Türk milleti tepki göstermekte haklıdır. O otobüste oturanlar gazeteci değil tetikçi veya arabuluculardır. Nagehan Alçı’yı anlatmaya bilmem gerek var mı?

“Katil devlet…”

“Ne demek Türkiye Türklerindir?”

“Diktatör Atatürk…”

İnsanlar İmamoğlu’na bu cümleleri kurmuş bir tetikçiyle diz dize otursun diye destek vermedi. Bu millete aptal muamelesi yapanlar zannettiler ki bunun bir bedeli olmayacak. İşte son günlerde aptalı da gördüler, tepkiyi de gördüler.

Ya Ertuğrul Özkök?

Daha yakın zamanda Cengizlere, “Size çok haksızlık yapılıyor” demedi mi? Dedi. E hani beşli çete edebiyatınız? Hani soyguncularla mücadeleniz? İBB Başkanı gidip bu adamlarla görüşecek, bu adamlarla yakın bir gazeteciyi yan yana oturtacak… Biz de çıkıp “Vay, ne kadar demokratik tablo” diyeceğiz.

Bu millet demokrasi adı altında yapılan öyle şeylere şahit oldu ki demokrasi lafını duyunca ve demokrat görünce kusuyor. Bir millete demokrasi nâmına reva görülen bu mudur?

Sayın İmamoğlu, kendisini eleştirenlerin düşüncelerine “ıvır zıvır” diyor. Bu düşüncenin Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın üslubundan ne gibi bir farkı var? Hiç kimse Türk milletinin düşüncelerine hakaret edemez.

İBB Basın Sözcüğü Murat Ongun’un “200-300 kişiler. Umursamıyoruz” kabilinden açıklamalarına ne demeli? Almış olduğu tepkiler sonrasında 200-300 kişinin tepki gösterip göstermediğini anlamış mıdır acaba? Bugünkü siyaset sahnesinde çok zor.

Kaftancıoğlu’nun o meşhur muazzam (!) açıklamalarına ne demeli?

“Dersim’den o günkü devlet mekanizması sorumludur.”

“23 Nisan’dan bir sonraki gün neydi? Bilmek istemeyenler için ipucu: 1915.”

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz gibi bir sloganı doğru bulmuyorum. Militer bir dil olmasından öte, birey olmanın ötesine geçen bir ifade.”

“Ben Atatürk demem, Gazi Mustafa Kemal derim.”

“İnsanlık Kaybetti.” (Sakine Cansız için)

O otobüse Nagehan Alçı gelmesin de kim gelsin?

Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın Metastaz kitabını okuyanlar bilirler. Okumayanlara da okumalarını tavsiye ediyorum. Bu kitapta FETÖ ve cemaatlerin devlet içinde nasıl yapılandıklarını, birine bir şey olduğunda diğerinin nasıl destek olduğunu ya da yerini doldurmaya çalıştığını, birbirlerinin kuyusunu kazdıklarını, düzeni devam ettirmek için ne oyunlar oynadıklarını göreceksiniz.

İşte son olaylar üzerine bu kitaba bir kez daha göz gezdirip hafızamı tazeledim. Gördüm ki düzeni devam ettirmek isteyen sızıntı kadroların umudu her zaman siyasetçiler olmuştur.

Şimdi siz bu kadroları besleyenlerin elini sıkarsanız ne olur?

Gazeteci görünümlü tetikçilerle el sıkışırsanız ne olur?

Bunların hepsine gün doğar. O yüzden o otobüs fotoğrafının savunulacak hiçbir tarafı olmadı gibi düpedüz ifşa söz konusudur. Orada düzenin “mantığı” ifşa olmuştur. Bu kirli düzen sloganlarını atanlara iyi bakın. Kirli düzenin en büyük silahı olan basın ve medya tarafından kim umut olarak öne sürülse hepsini savunuyorlar. Bunu aklınızdan çıkarmayın.

Not: Bu satırlar yazılırken Kaftancıoğlu hakkında siyasî yasak uygulanmasına karar verildi. Ceza Kaftancıoğlu’na verildi, ses kimlerden çıkacak şimdi izleyin.