Bilişsel Savaş ve 77. Tugay

Rus Genelkurmay Başkanı Valeriy Gerasimov’un “geleceğin savaş tarzı” olarak tanımladığı bilişsel savaş, “Herhangi bir baskı veya kuvvet kullanmadan birey ve kitlenin düşünce ve davranışlarını, saldırganın taktik, operatif ve stratejik hedeflerine avantaj sağlayacak şekilde değiştirmektir.”[1]

2015 yılında Britanya ordusu, “77. Tugay”ı kurdu. Ambleminde Burma aslanı (Chinthe) yer alan 7. Tugay’ın kuruluş amacı “bilişsel savaş”tır. O zamanın İngiliz Genelkurmay Başkanı da tıpkı Gerasimov gibi geleceğin savaşlarının bilişsel savaş olduğunu ifade etmiştir.

77. Tugay’ın kuruluşundan sadece 4 yıl sonra TRT Haber’e düşen bir habere bakalım:

“Twitter’ın Orta Doğu Sorumlusu İngiliz ordusunda subay

Sosyal medya sitesi Twitter’ın Orta Doğu ve Kuzey Afrika editoryal politikasından sorumlu kıdemli bir yöneticisinin, İngiliz ordusunun psikolojik savaş biriminde çalıştığı ortaya çıktı.

İngiltere merkezli Middle East Eye (MEE) sitesinin hazırladığı rapora göre, 6 yıl önce sosyal medya sitesi Twitter’ın İngiltere’deki merkezinde çalışmaya başlayan Gordon MacMillian, birkaç yıl boyunca “ölümcül olmayan” savaş yöntemlerini geliştirmek amacıyla kurulmuş bir ünite olan 77’inci Tugay’da görev yaptı.

Rapore göre, İngiliz ordusunda 2015 yılında kurulan 77’inci Tugay, İngiltere Genelkurmay Başkanı Nick Carter’ın ‘bilgi savaşı’ olarak nitelendirdiği savaşı yürütmek için sosyal medyaları Instagram, Facebook ve Twitter’ı kullanıyor.”[2]

Federico Prizzi “Kültürel İstihbarat ve Savaşın Etnografisi” isimli kitabında 77. Tugay hakkında şunları yazıyor:

“(77. Tugay gibi ama daha az bilinen Ortak Tehdit Araştırma İstihbarat Grubu’nu kastediyor) Bu birimin odak noktası, özel olarak oluşturulmuş ve cep telefonlarında e-posta veya SMS yoluyla veya web ve sosyal ağlarda fotoğral olarak gönderilen bilgilerdir. Ayrıca 2011’de Zimbabve’de veya 2009’da Malvinas / Falkland Adalarındaki kriz sırasındaki gibi dezenformasyon operasyonlarını bile gerçekleştirecek nitelikte bir birimdir. Dinamik bir yapıda ve kendini sürekli yenilemektedir. Psikolojik savaş ve kitlelerin manipülasyonu gibi faaliyetlerini desteklemek için filozof, psikolog ve ilahiyatçı gibi personel alımlarına, İngiliz ulusal medyasında öne çıkan haberlere göre 2019 baharında başlamıştır.”[3]  

77. Tugay’ın, Britanya ordusunun resmi internet sitesindeki yer alan bilgilere göre videografi, post-prodüksiyon, fotoğrafçılık, medya ilişkileri, gazetecilik ve yazarlık, sosyal medya, dijital içerik, çevrim içi etki, akademi ve araştırma (özellikle bilgi / yanlış bilgi), medya izleme ve analizi ve daha çeşitli alanlarda uzmanlaşmış kimselerin işe alınacağı ilan edilmiştir.

Bu alanlarda uzmanlaşıp ahlâkını satanlara da duyurmuş olayım. İşlerine yarar.

Bilişsel savaşta hedef, insan zihnidir. İnsan zihni hedef alındığında onun davranışlarının da kontrol altına alınması hedeflenir. Bilişsel savaşın en büyük tuzakları ise sosyal medyadır ve hemen herkesin ne kadar dikkat etse de tuzağa düştüğü esas yer burasıdır. Yukarıda verdiğim alanlarda uzmanlaşıp 77. Tugay vb. birimlerde görev yapanların neler yapabileceğini siz hesap edebilirsiniz.

İlk skandalın (!) Twitter’da patlak vermesi ise şaşırtıcı değildir. Gordon MacMillian gider, Connor Macbilmemne gelir, bir şey değişmez.

Sosyal medyada “akış” denilen şey, hepimizin davranışlarını hedefler. Akış bir anlamda teknolojik bir büyüdür. İllüzyon yaratır ve davranışlarımızı etkiler. Bu sayede anlık ve duygusal tepkiler öne çıkarılırken gerçekçi, soğukkanlı, temkinli düşünme bastırılır.

Profesörler, ünlüler, siyasetçiler, sporcular, vatandaşlar ve bunları yazan ben de dahil olmak üzere hepimiz duygusal tepkilerin getirdiği yanlışlara düşmüşüzdür ama bilişsel savaş diye bir şey varsa zihnimizi korumamızın bilincinde olmak da savaşa dahil olmaktır.

Hayatın her alanında bolca yalan dinliyoruz. Bir şekilde üzerinde oynanmış fotoğraflara bakıyor; ustalıkla hazırlanmış videoları, dizileri, filmleri izliyoruz. Birtakım menfaat gruplarının güdümünde çalışanların makalelerini okuyor, televizyonlardaki yalan dolu nutuklarını dinliyoruz. Yeteneksizlerin şöhretli olduklarını görüyor, ülkemizin gençlerinin ve çocuklarının ne pahasına olursa olsun şöhret meraklısı hâline getirildiklerini anlamakta zorlanıyoruz. Sözde kişisel gelişim uzmanlarının verdiği gazla kendimize ve çocuklarımıza toz kondurmuyor; aslında o sözde uzmanların cahil egomuza değdiğini fark etmeden nasıl bir toplum teröristi hâline getirildiğimizi anlayamıyoruz.

Çünkü bilişsel savaştayız.

Gelenekselleşmiş çatışmalar bile sanallığa gömülmüş durumdadır. Dünya üçüncü bir dünya savaşı beklentisine sokulurken ABD’nin gönderdiği savaş gemilerini, İngiliz ordusunun her zamanki gibi ABD’ye kuyruk olmasını doğru okuyamıyoruz. Hollanda’nın Kıbrıs’a asker yerleştireceğini ve bunun için de İsrail-Filistin meselesini bahane ettiğini ancak yabancı basından öğrenebiliyoruz. Kahramanları hain, hainleri kahraman zannediyoruz. Siyasi hesapların ardındaki gerçekleri göremiyoruz. TV dizileriyle intikam alıyor, sinema filmleriyle milli gururumuzun okşanmasını sağlıyoruz. Milletin menfaatine olanı yanlış, aleyhine olanı doğru zannediyoruz. Bindiğimiz dalı kesenlere Hollywood taklidi repliklerle hoşgörü masalları anlatarak gülümsüyoruz.

Çünkü bilişsel savaştayız.

İsrail’in Demir Kubbe’si varmış…

Zihnine sahip çıkarsan kendi kubbeni yaratır, her kubbeyi de delersin.

Çünkü bilişsel savaştayız.   


[1] Ercan Caner, Sun Savunma web sitesi, “Rus Hibrit Savaşı ve Bilişsel Saldırılar”, https://www.sunsavunma.net/rus-hibrit-savasi-bilissel-saldirilar/

[2] https://www.trthaber.com/haber/dunya/twitterin-orta-dogu-sorumlusu-ingiliz-ordusunda-subay-433520.html

[3] Federica Prizzi, “Kültürel İstihbarat ve Savaşın Etnografisi”, Pankuş Yayınları.