Mavis Enyan, “Aslında”, diye yazmıştı, “Son 50 yılda 67 darbe, Afrika’nın farklı 26 ülkesinde gerçekleşmişti. Bu 26 ülkenin 16’sının ise önceden Fransız sömürgesi olması, Afrika’da gerçekleştirilen ihtilallerin %61’inin eski Fransız sömürgelerinde yapıldığı anlamına gelir.”
Fransa bu ülkelerden çekildiği için vahşi Afrikalılar birbirine mi girmişti? Yoksa darbelerin arkasında Fransa mı vardı?
Enyan, Fransız sömürgeciliğine karşı çıkan veya çıkmaya yeltenen liderlerin başlarına gelenleri de yazmış. Bizim ülkemizde insan haklarını, azınlıkları, ana dil meselesini ve daha nice konuyu yakından takip eden Fransızlar, Afrika’da da epey demokratik (!) işler yapıyorlar. Yapıyorlar, diyorum çünkü başta Fransa olmak üzere emperyalist devletler Afrika’dan el çekmiş değil.

Ruanda, 1994…
Enyan’ın yazdıklarını özetleyelim…
Mesela Ahmed Sekou Toure, Gine’nin bağımsızlık mücadelesini başlatınca onları insaniyet namına sömüren ve onlara medeniyet götüren Fransız hükümeti bu hadsizliği hemen cezalandırdı: Gine’den çekilirken Fransa’dan talimat alan Fransız yerleşimciler, ülkede her yeri talan ettiler. İlaçlara kadar birçok şeyi imha ettiler.
Sylvanus Olympio, Togo’nun bağımsız ilk cumhurbaşkanıydı. Fransızları yatıştırmak için onlara ülkesinin gelirinin %40’ını insaniyet namına kurulan koloninin borcu olarak ödüyordu. Ne var ki bu durum ülkesinin belini büküyordu. Olympio, bu duruma neden olan Fransa tarafından kurulmuş olan mali sistemden çıkmak, kendi para birimini oluşturmak istedi.
Ülkemizin ulus devlet olmasını içine sindiremeyen demokratik Fransa, desteklediği bir grup paralı askerin lideri Etienne Gnassingbe’ye Olympio’yu idam ettirdi. Gnassingbe bu müthiş hizmetinin karşılığını 612 doları cebe indirerek aldı.

Mali’de Modibo Keita da Olympio’nun yaptığını yapmaya kalktı. Demokratik Fransa tarafından darbeyle indirildi. Orta Afrika’da David Dacko’yu deviren kişi, Fransız paralı asker olan Jean-Bedel Bokassa idi. Burkina Faso’da Maurice Yameogo’yu darbeyle indiren kişi ise Cezayir’de kendi ülkesinin bağımsızlık savaşına karşı mücadele etmiş olan Aboubacar Sangoule Lamizana da eski bir Fransız paralı askeri idi.
Bu darbe ve siyasi cinayetlerin çok daha fazlasına imza atmış demokratik Fransa… Her defasında sömürge sistemine dokunulmak istenmiş.
ABD’nin Kaddafi’ye yaptığını her defasında diğer Afrika ülkelerine uygulamış. Ta ki Rusya ve Çin, Afrika’da sahaya inene kadar…
Bugün Fransızlara tabiri caizse posta koyan İbrahim Traore’den çok önce, Thomas Sankara da Burkina Faso’da emperyalistlere karşı mücadeleye girişmişti. Fransızlar onu da en yakın arkadaşına öldürtmüştü. Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin başkanı Patrice Lumumba’yı asit çukuruna attılar. Sebebi basitti: Anti-emperyalistti ve Fransızları istemiyordu.

Thomas Sankara…

Patrice Lumumba…
Say say bitmez.
Bu satırların yazıldığı gece Afrika’da gerilim artıyor. Bakalım bu sefer gerçek bir anti-emperyalist fırtına kopacak mı?
İnsaniyet namına sömürülen Afrika’da insanlık kazanabilecek mi?
Göreceğiz.
Ülkemizde, Batılı emperyalistlerin ulus devlet yapısına, Mustafa Kemal’in prensiplerine, Türklüğe karşı düşmanlığını insaniyet maskesi altına saklamaya çalışanlarınsa kimler için dua ettiklerini çok iyi biliyoruz.