Temelde her dinin iddiası iyilik ve güzelliği hâkim kılmak üzerinedir. Bunun aksini iddia eden, inananlarına caniliği, şeytanlığı öneren din yoktur. Gerçek amaç başka olsa bile hiçbir din bunun aksine tebliğ edilmez. Gerçek amaç iyilik ve güzellikse de kısa zaman içinde fanatikler ve menfaatperestler tarafından istikamet değiştirilir.

Her konuda olduğu gibi akıl sağlığını yitirmemiş kimseler gerçek amaç doğrultusunda mücadele edeceklerinden azınlıkta kalacaklardır. Her konuda olduğu gibi fanatikler ve menfaatperestler yalan yanlış söylemlerle aklı mantığı küçümseyecekler, aklını yitirmiş olan kitleleri itaat altına alacaklardır.

Ne var ki nitelik, niceliği yenmek zorundadır. Nicelik acılar yaşatabilir ama geleceği her zaman nitelik inşa eder. Bu yüzden akıl ve bilim yolunda olmak gerekir. Mustafa Kemal Atatürk’ün, yıkılmış bir ülkede enkaz altında bırakılmış eğitim ve bilim yolunda yaptığı inkılaplar bize her miras hem de ülküdür. Bunları korumaksa en önemli vazifelerimizdendir.

Din uğruna çocuk satanlar, din uğruna kadınların yüzüne kezzap atanlar, din uğruna kafa kesenler, din uğruna kol kesenler, din uğruna ağız dikenler, din uğruna köle pazarı kuranlar, din uğruna dünyayı cehenneme çevirenler… İşte bunlar “şeytan” kavramına ilham olanlardır. Gerçekte bir şeytan varsa şeytan onlara ilham veren değil onlardan ilham alandır. Şeytanı yaşatan bir şey varsa o da din uğruna yapılan talan ve soygundur.

Din uğruna vatana ve devlete ihanet edenler vardır. Din uğruna devleti soyanlar vardır. Onlar için kendilerine her şey mübahtır. Kendilerine mübah olan, itaat etmeye mecbur toplum için günahtır. Haram saltanatı böyle kurulur. Devletin malı talan edilir; vatan toprağı peşkeş çekilir; özgürlüğe darbe vurulur; orduya kumpas kurulur… Haram saltanatı var edenler işte bunlar ve daha fazlasıdır.

İnsan olan vatanına ihanet etmez.

İnsan olan yetimin hakkını çalmaz.

İnsan olan çocukları köle yapmaz.

İnsan olan sadistçe adam öldürüp Tanrı’nın arkasına saklanmaz.

İnsan olan kendi milletine silah çekmez. Hele bunu milletin silahını millete doğrultarak yapmaz!

Bunları yapanlar insan bile olamayacaklarına göre Türk olmaları imkânsızdır. Bu millete, bu vatana, bu devlete aidiyet duymayanların her şeyi yapmaları mümkündür. Tanrı inancının arkasına saklanan, kendi milletine tepeden bakan ve onları dinsiz ilan eden anlayış dünyanın her yerinde vardır ama hiçbirine güvenilmez, hiçbirine de itibar edilemez.

Bu anlayış millî güvenlik sorunudur. Bunu tekrar vurguluyorum ve sormak istiyorum: Kurucularının İslamî devlet projeleri geliştirdikleri ve anayasal suç işledikleri ortadayken SADAT’ın bir millî güvenlik sorunu olarak ülkenin göbeğinde varlık göstermesine kim müsaade ediyor?