Mehdi’nin Gelişine Hazırlanmak

ABD yönetimleri özellikle Vietnam’da verilen kayıplardan sonra çok sorgulanmış, Amerikan halkının yoğun tepkisiyle karşılaşmıştır. ABD yine de dış politikada askerî güç kullanmaktan vazgeçmemiş, Afganistan ve Irak gibi ülkeleri işgal etmiştir. Ülkeye gelen her asker tabutu tepkiyi artırmaya devam etmiştir.

ABD bunların önü alınsın diye Blackwater Company’i kurmuştu. Eski özel kuvvet mensuplarından oluşan bu güvenlik şirketi dış operasyonlarda bir paravan görevi görmüştür. Kurucuları Eric Prince ve Al Clark’tır. 2014 yılında satıldıktan sonra “Academy” adıyla anılır olmuştur.

Irak’ta yapılan katliamların pek çoğunun arkasında Blackwater vardır. Suriye’deki PKK unsurlarının arasında da çok sayıda personeli vardır. Birkaç yıl önce bu konuda yazı yazmış olduğum için çok ayrıntıya girmeyeceğim ama ilerleyen zamanlarda bahsi geçen yazımı burada tekrar yayımlayabilirim.

İrticacıların Blackwater’ı ise SADAT’tır. Kurucusu 28 Şubat’ta kadrosuzluk nedeniyle tuğgeneral rütbesiyle emekli edilen Adnan Tanrıverdi’dir. Tanrıverdi, “Mehdi’nin gelişine hazırlık yapıyoruz” diyene kadar Erdoğan’ın danışmanlığını yürütmekteydi ki aynı zamanda Güvenlik ve Dış Politika Kurulu üyesiydi. Erdoğan’la tanışıklığı 90’lı yıllara dayanmaktadır.

SADAT’ın verdiği güvenlik hizmetleri şaşırtıcıdır. Israrla yurt içinde faaliyet göstermediklerini vurgulayan SADAT yetkilileri 15 Temmuz’da da sokağa inmediklerini, böyle bir misyonları olmadığını ifade etmişlerdi.

Öncelikle şu soruyu cevaplandıralım: Mehdi’nin gelişine hazırlanmak ne demektir?

Hem Hristiyanlıkta hem de Müslümanlıkta Mehdi ve Mesih’in geleceğine inanan dinî topluluklar vardır. Bu toplulukların bazıları Mehdi ve Mesih’in normal şartlarda geleceğine inanmamaktadır. Onlara göre kaosun dünyaya hakim olduğu bir dönemde bu insanlar kurtarıcı olarak geleceklerdir. Dünyanın gidişi göstermektedir ki kaos insan eliyle çıkarılmalıdır zira kaos oluşmadıkça Mehdi ve Mesih gelmeyecektir.

SADAT’ın resmî açıklamasına göre bireysel olarak eğitim vermesi mümkün değildir, sadece ülkelerin güvenlik kuvvetlerine eğitim vermektedir. Ne şekilde olursa olsun ortada bir tuhaflık vardır.

Birincisi, TSK ve Türk Emniyeti, SADAT’ın verdiği her türlü eğitimi fazlasıyla ve en kaliteli şekilde verebilir. Bunun için kendi etkin personeli dışında bir görevlendirme yapmak isterse gerekli gördüğü eski personellerine görev verebilir. Bunun için SADAT’a ihtiyaç duymaz.

İkincisi, bireysel eğitim verilmediği iddiası güvenilir değildir. SADAT’ın kurucusunun ideolojik yönelimi bellidir. Kendisi ve çevresindekiler irticacıdır. Mehdi’nin gelişine ortam hazırlayan, oğlunun adını bile Mehdi koyan birinin İslamcı kontrgerilla yetiştirmeyeceğini düşünmek fazla iyi niyetli olacaktır. Diyelim ki Mehdi’nin gelişine ortam hazırlanmıyor, o zaman Tanrıverdi’nin ağzından Mehdi’nin gelişine hazırlık yapıldığını duyduk.

TSK başta olmak üzere Türk güvenlik güçlerinin böyle ciddiyetsiz bir davranışa girmeyeceği açıktır. Öyleyse kimler, nerede ve nasıl Mehdi’nin gelişine hazırlanıyorlar?

Benim Mehdi, Moşiyah, Mesih, Krishna… bu inançların hiçbiriyle işim olmaz. Demek ki benim böyle bir şeye hazırlanmam da söz konusu değil.

TSK ve Türk Emniyeti’nin görev ve hedefleri arasında Mehdi’nin gelişine hazırlanmak olmadığına göre…

İslamcıların her biri tarikat, cemaatlerde Mehdileri beklediğine veya liderinin Mehdi olduğunu düşündüğüne göre…

Mehdi’yi dinciler beklediğine göre…

Tanrıverdi’nin SADAT’ı İslamcılarla kaynadığına göre…

Demek ki ortalıkta kirli işler dönüyor. Kimsenin Türkiye Cumhuriyeti’ni böyle bir güvenlik zaafiyetine düşürmeye hakkı yoktur. Laik Türkiye’nin Mehdi misyonu yoktur. Bu insanlar nasıl bu kadar rahat gezebiliyorlar?

Gayrinizamî harp sertifikası vermek ne demektir?

TSK, gayrinizamî harbin en başarılı uygulayıcılarındandır. Türk ordusu millî mücadeleyi düzenli savaş aşamasına kadar böyle sürdürmüştür. Terörle mücadeledeki başarısı ortadadır. Özel kuvvetlerinin saygınlığı, gücü, yetenekleri ortadadır.

SADAT daha ne eğitimi verecektir?

SADAT’ın kendi sitesinde “Gayri Nizami Harp Sertifikası” bölümünde yazanlara bakalım:

“SADAT Savunma hizmet verilen ülkelerin topyekün savunma organizasyonu ihtiyacı olarak ortaya çıkacak Gayri Nizami Harp teşkilatlanması ve bu teşkilat unsurlarının pusu, baskın, yol kapaması, tahrip, sabotaj ve kurtarma-kaçırma harekatları ile bu harekatlara karşı koyma faaliyetlerinin eğitimini verir.”

Gayrinizamî harbin olmazsa olmazlarından olan psikolojik harp ve istihbarat da bu sertifika programına dahildir.

Kendi ifadeleriyle emekli 1. sınıf emniyet müdürleri ve emekli askerler tarafından eğitim verilmektedir. Bu askerler, bu polisler kimlerdir? Hepsi Mehdi’nin gelişini mi bekliyor?

Şu iki noktayı unutmayalım.

Birincisi, bizim bu coğrafyadaki en büyük şansımız güvenlik kuvvetlerimizdir.

İkincisi, böyle bir coğrafya ve ülkenin millî güvenliği SADAT’ın varlığını kaldırmaz. SADAT tamamen masum olsa bile bu kuruluşun kurulmasına ve varlığını sürdürmesine izin verilmemeliydi.

Not ve Hatırlatma: Blackwater’ın kurucusu Eric Prince ve SADAT’ın kurucusu Adnan Tanrıverdi arasında ilginç bir benzerlik vardır. Prince, evanjelisttir. Mesih’in gelişini bekler. Onun inancına göre Mesih geldiği zaman evanjelist inançtaki Hristiyanlar ve Yahudiler birleşeceklerdir. Tanrıverdi ise Mehdi’nin gelişini bekliyor. İkisinin de savunma ve psikolojik harp eğitimi veren ve siyasîlerden destek gören şirketleri var.

Şöyle düşünelim…

Mesih’in gelişini bekleyenler Türkiye’de ve dünyanın her yerinde fink atarlarken Mehdi’yi bekleyen Tanrıverdi’nin yurt içinde hizmet vermediğini, tek bir ülkede hizmet verdiğini düşünmek saflık olmaz mı?

Olur…

O yüzden kimse kimseyi kandırmaya çalışmasın.