Batı emperyalizminin temelinde Aryanizm vardır, dersek yanılmış olmayız. Hitler ve Nazizm bir anlamda bu anlayışın maskesi olmuştur. Pek üstünde durulmayan – bana göre kasten görmezden gelinen – anlayış, Aryanizm’dir.

Batı, “Arî” ırktan geldiğine, Aryan olduğuna tabiri caizse pat diye karar vermiştir. 19. yy’ın ortalarında James Cowles Prichard’a Tanrı’dan malûm olmuş (!) ve Batı, Aryan olduğuna karar vermiştir. Bu kararla birlikte Avrupa’da emperyalizme aranan meşruluk bulunmuştur.

Ahsen Batur’un “Kürdoloji Yalanları” isimli kitabında verdiği iki örneği aktaralım. Hindistan’a girildiği zaman Max Müller şöyle diyor:

“Hindistan’ı fetheden ve kuranlarla aynı ırktan inen İngilizler, Aryanî kardeşleri tarafından yarım bırakılan muhtemeşem medeniyeti tamamlamak için geri dönüyorlar.”

İngiltere’nin eski başbakanlarından Stanley Baldwin, 1929 yılında Avam Kamarası’na bir konuşma yaparak İngilizlerin oraya sömürmek ve zulmetmek için gitmediğini, Hintli kardeşlerine yardım için gittiğini ve ortak atadan geldiklerini ispat görevi olduğunu iddia ediyor.

Ortak ata… Kara kuru, miskin Hintliler ve kızıl kafalı, kızıl tenli, balık etli, çilli yüzlü, tuhaf burunlu İngilizler… Bilim dünyasının önemli bir bölümü bu tür safsataları Tanrı sözü bilir ve sorgulamaz. Sorgulayanı yanında tutmaz ve Türkiye Türklerine de sürekli şöyle saçma sözler söylenir: “Kazak çekik, sen badem gözlüsün. Sizin ilginiz yok”.

Ancak bir Aryanî yalanıdır ki dünyayı kasıp kavurmuştur. İşte bugünün bilim dünyası bu yalanlara vahiy gibi bakıyor. Aryanizm, bilim dünyasının önemli bölümünde adeta bir dogmadır. Böyle bir dünyada efendi ve köle olmayacak da ne olacak?

Bugünün insanları kendilerini özgür sanıyorlar. Bütün gerçekler çözüldü, tarihin sonuna geldik ve önümüzde berrak bir geçmiş var zannediyorlar. Oysa en aşağı 19. yy’dan beri Avrupalı şişman efendilerin yalanları her şeyin içine etmiştir.

Baldwin’in “Sömürmeye gelmedik, ortak atayı ispat etmeye geldik. Hintli kardeşlerimize yardıma geldik.” yalanlarından sonra Hindistan’da 30 milyondan fazla insan öldü. Şu inanılmaz sayıyı “Ne yapalım? Milyarlık Hindistan’da çok normal.” diye karşılayacak “yetkili” ve “yetkin” köleler vardır. Bu çağın köleleri, zihinleri hipnoz etkisi altına almak meziyetiyle donatılmışlardır.

Ne kadar ironiktir ki gerçekte “et yemeyen” ve “insanlara zarar vermeyen” bir dinî topluluğu ifade eder, aslında Aryan… Rig-Vedaları çarpıtılar ama işin gerçeği budur. Daninos bu yalanları Avrupalı efendilerin suratlarına çalacak veriyi sunmuşsa da onların gözünde “hain” olduğu için büyük adam, büyük araştırmacı, büyük kahraman etiketiyle dünyaya tanıtılmamıştır.

Bu mesele çok derin bir meseledir. Bu meseleyi derinlemesine inceleyip kitap yazmak gibi bir hayalim var. Bu yazımda, Ukrayna’daki savaş başladı başlayalı gündemde olan Neo-Nazilerle ilgili bir noktaya değinmek istedim.

Öncelikle şu konu tartışmaya kapalıdır: Ukrayna’da, tıpkı Almanya’da olduğu gibi Thule zihniyetini sürdüren Neo-Naziler vardır. “Vatanını savunana Nazi dediniz” diye tuhaf çıkışlar yapanları anlamak mümkün değil. Neo-Naziler kendilerini gizlemiyorlar. Ne var ki biz Türkçülere “faşist” damgası yapıştıran şu köleleşmiş kamuoyu, “Türk’ten nasıl Nazi olacak?” diye sormuyor da Ukraynalılardan, Yahudi Zelenski’den nasıl Nazi çıkacağını soruyor.

Bilhassa 19. yy’da Almanya’nın başını çektiği ama buna neredeyse bütün Batı ülkelerinin katıldığı antisemitizm, Türkiye’de de siyasal İslamcılar bilerek veya bilmeyerek bir sarsılmaz, dönmez, her şeyin arkasında olan Yahudi imajı yaratmışlardır. İnsanların kafasındaki Yahudi, dininden asla dönmeyen ve daima kendini seven bir karaktere sahiptir. Buna göre her Yahudi, Yahudiliği sever. Asla Yahudi olmaktan şikâyet etmez. Hele bir Yahudi, Nazi kavramıyla yan yana gelmez.

Bir Yahudi’nin Nazileri kıskandıracak Aryan-Alman sevdası ve bir Nazi subayının Yahudiliğe geçen evlat kâbusu görülmemiş şey değildir. Diyebiliriz ki böyle şeyler, üstü örtülen şeylerdir. Bu gibi örtüler zihinlerde kalıplar yaratır.

Yıllar önce Miami’deki Yahudi okulunda okuyan Tall Wollschlaeger, “Benim büyükbabam meşhur bir Nazi subayı” deyip okuldaki öğretmenleri, öğrencileri, idarecileri, velileri dehşete düşürmeseydi ve bu işin aslı araştırılmasaydı, gerçekten de büyükbabası Arthur Wollschlaeger’in ünlü bir Nazi subayı olduğu, oğlu Bernd’in Yahudiliğe geçerek Arthur’u kahrettiği bilinmeyecekti. Böyle gerçek öyküler vardır. Bu bahsettiğim öyküyü de Şalom dergisinde Nana Tarablus yazdı.

Bir millet, başına gelen beladan her şeyden önce kendi sorumludur. Aryanizm temelinde kurulmuş Thule başta olmak üzere pek çok ezoterik tarikattan etkilenenler sadece Almanlar ya da Avrupalılar değildi. Yahudiliği hedefe yerleştiren Yahudiler vardı!

Mesela Karl Marx Yahudi asıllı olmakla beraber 1843’te yazdığı “Yahudi Sorunu Üzerine” isimli makalesinde, Yahudilerin özgür olmak için en önce Yahudilikten kurtulmaları gerektiğini savunmuştur. Marx, dini kimliği özgürlüklerin ve insanlığın önünde bir engel olarak görmekteydi.

Aytunç Altındal’ın “Bilinmeyen Hitler” kitabından birkaç “Yahudi düşmanı Yahudi” hatta “Aryanlığa geçmek isteyen Yahudi” derlemesi yapalım.

Otto Weininger, bir Yahudi aydınıydı. Gel gelelim Yahudilikten öyle nefret ediyordu ki “antisemitist” olarak biliniyordu.

Yahudi felsefeciler Chaim Zhitlowsky ve Simon Dubnow, Yahudilere dinî bakımdan Hristiyan, millî kimlik bakımından Yahudi olmalarını tavsiye ediyordu.

Zhitlowsky ve Dubnow yine insaflıydı.

Bir başka Yahudi Alfred Naquet, kanına Fransız kanı bulaşmasından olacak, ulusal kavatlığa soyunarak Yahudi kızlarının Aryan erkekleri tarafından döllenmelerini istiyordu. Yahudi millî kavatı Naquet’e göre Yahudi olmanın utancından böyle kurtulabilirlerdi.

Altındal’a göre Max Naumann’ın 1922’de Nasyonal – Alman Yahudiler Birliği, Hitler’e rahmet okutacak kadar antisemitikti.

İlginçtir, Yahudileri ilkin “parazit” olarak tanımlayan kişi Aharod David Gordon. Julien Benda, Yahudiliğin dünyanın başına bela olduğunu yazıyor. Rahmetli Altındal daha birçok isim ve örnek sunarak asıl gerçeği şöyle vurgulamıştı: Theodor Herzl’in gerçek veya öncelikli amacı, Yahudileri Avrupa / Avrasya bölgesinden kurtarıp Güney Amerika’ya götürerek asimilasyonu durdurmaktı.

Evet… Gül ve Haç Kardeşliği gibi tarikatların yoğun çabalarıyla kurulan İsrail, yalnız dünyanın değil İsrailoğullarının da belası olmuştur. Aryanist Avrupa türlü yollarla Yahudileri öldürmüş ve kovmuş; soruna nihaî çözüm bulmak için de İsrail’in kurulmasını desteklemiştir. Elbette tıpkı Ermenistan örneğinde olduğu gibi Amerika’nın Wall Street’ine, Avrupa’nın gettolarından saraylarına doldurulan Yahudi sermayesi bu girişimlerden hariç tutulmalıdır!

Hasılı…

Yahudi Zelenski, Neo-Nazi olabilir mi?

En azından Yahudiliğin buna engel olmadığını anladınız.

Sahi… Özgürlükçü şaşkın demokrat Avrupalılar ve Amerikalılar neden Ukrayna’da bir şeyleri örtmek için her türlü sansürü uygular ki?

NOT: Gerçek Nazilerin çok önemli bir özelliği vardır. Evet, son derece katıdırlar. Şeytanî bir ideolojileri vardır ama ikiyüzlü “diplomatik” (!) taktikleri vardır. İstediklerini elde edinceye kadar size hoş görünüp aranızda bir bağ kurmak isteyebilirler. Köken birliği öne sürebilirler. 312’de İmparator Konstatin’i büyük yapan atalarınızın sancaklarında taşıdığı Tengri’yi kullandıkları için sempatik görünmeye çalışabilirler.

O hataya düşmeyin… O damgayı Papa da çaldı. Kardinal olmak ister misiniz?