Türk Dünyasını Anlamak – 5

Türk dünyasının birliği nasıl olmalıdır? Türk dünyası birleşirse yönetim şekli ne olacaktır? Bu birleşme siyasal anlamda da bütünleşme içerir mi? Yoksa bu birleşme AB benzeri bir yapıyla mı olmalıdır?

Bu soruları Turancı olan da olmayan da çok kez sormuştur. İleriyi düşünmek doğru bir şey olsa bile büyük yürüyüşler aşamalar hâlindedir. Bir veya iki aşama sonrasını hesap etmek isteyebiliriz ama şahsî görüşüme göre henüz yukarıdaki soruları soracağımız aşamada değiliz. Dolayısıyla bu sorular ve bunların cevapları üzerine kafa yormak için çok erkendir. Belki bugün biz yolun başında bile değiliz.

Rusya – Ukrayna arasındaki sürmekte olan savaş, Kırım Türklüğünü yakından ilgilendirmektedir. Kırım Türklerinin geleceği ne olacaktır?

ABD’nin nihaî hedefinin Çin olduğu düşünülüyor. Pasifik ve Güneydoğu Asya her gün daha fazla geriliyor. Çok uzak olmayan bir tarihte ABD ve Çin savaşının gerçekleşeceği yönünde tezler vardır. Bu durumun Çin’i daha da saldırganlaştırdığını, Türkleri bir an önce yok etme isteğini artırdığını görmezden gelemeyiz. Doğu Türkistan Türklerinin geleceği ne olacaktır?

İran, ABD’nin Irak’ı işgal etmesinden sonra Orta Doğu’daki etkinliğini günden güne artırmaktadır. Kuzey Irak’taki Şii milislerin Türkiye’ye yönelik açık tehditleri, Bağdat – Peşmerge ilişkileri; ABD, İsrail, AB ülkelerinin Kuzey Irak’ta IKYB’yi güçlendirme çabaları açıktır. Irak bütçesinin önemli bir bölümünü petrol oluştururken Kerkük en fazla petrol üreten bölgelerden birisidir. Bu karmaşa ve muhtemel oldu bittiler içinde Türkmeneli Türklerinin geleceği ne olacaktır?

Yine Amerika’nın Yunanistan’daki askerî faaliyetleri ortadadır. ABD ve AB’nin Türkiye ilişki geliştirmedeki birinci şartı, Doğu Akdeniz’den ve KKTC’den vazgeçmemizdir. Kıbrıs’ta Rum tarafı AB fonlu sivil toplumlar aracılığıyla ve KKTC’de millî olmayan unsurlar da bunlarla yaptıkları iş birliğiyle etkinliklerini artırmışlardır. Batı Trakya ve Kıbrıs Türklerinin geleceği ne olacaktır?

Bu soruları çoğaltabiliriz. Söz konusu sorun ve tehlike olduğunda Türk dünyasının sorularını bitiremeyiz. Mühim olansa doğru soruyu sormaktır. Bugünün Türk dünyasını tanıyalım, anlayalım. Sonra doğru soruları soralım.

  1. Kırım Türkleri, ilk olarak Necip Hablemitoğlu’nun dikkat çektiği Vahhabî tehlikesine karşı dikkatli olmalıdır. Kırım Türklüğünün mücadelesi, Rusya – Ukrayna savaşının bitiminden sonra iki tarafın önünde de yem olmayacak şekilde şekillenmelidir. Doğru soru şudur: Bugün benim desteğimi alan / almayan tarafın savaş sonrası tavrı ne olacaktır? Vahhabizm Kırım’da gücünü artırabilecek midir? Rusya Kırım’da kalırsa mücadele şekli nasıl olacaktır?
  2. Doğu Türkistan’da da Vahhabî propogandası ve etkinliği bilinen bir şeydir. ABD’nin olduğu her yerde Vahhabî parası da propogandacısı da vardır. Doğu Türkistan için bu, oradaki Türklüğü bizden kesin ve keskin bir şekilde ayıracak tehlikedir. Çin’in kurduğu sözde modern toplama kamplarında asimilasyon ve sinsi bir soykırım gerçekleştiriliyor. Bu, Şi Cinping’in ifade etmekten kaçınmadığı bir politikadır. ABD’yle anlaşarak bölgeye girelim, şeklindeki düşünceler Çin’in saldırganlığını ve Vahhabîlerin etkinliğini artırmaya neden olacaktır. Eğer bugün Doğu Türkistan’a kendi imkân ve kabiliyetlerimizle giremeyeceğimizi, etkin olamayacağımızı düşünüyorsak oturup kendimizi değerlendirmeliyiz. Biz kimiz? Ne kadar teşkilatlıyız? Kendi imkân ve kabiliyetleriyle Doğu Türkistan’a gidecek olanlar kimlerdir?
  3. Türkmeneli, Kıbrıs, Batı Trakya… Burnumuzun dibinde olan yerler ama hiçbiri gündem değil. Bu da çok vahim bir durumdur. Buralarda ABD ve AB ile kesin olarak ayrılıyoruz. Orta Asya konusunda Rusya, Çin ve İran ile ayrılıyoruz. Bu devletlerin hiçbiri Türkiye’nin oralarda güçlenmesini istemez. Türkiye, bütün bu coğrafyalarda kendi millî siyasetini yaratıp uygulayabilmek için millî kadrolara, millî kadrolar için de Türkiye siyasetini ele alacak millî sivil toplum örgütlerine ihtiyaç duyuyor. Türkiye her türlü emperyalizmin karşısında olmalıdır çünkü her türlü emperyalizm Türklüğün karşısındadır.