Şerali Caparov ve Tolgonay Sıdıkova’nın “Kırgız Tilinin Dialektologiyası” isimli eserinde ilginç bir nokta dikkatimi çekmişti. Gerçi Kırgızistan tecrübelerimden duruma vakıftım ama akademik bir kaynakta bu duruma rastlamak, akademik çevrelerde de aynı durumun geçerli olduğunu göstermişti.
Konuyu açıklayayım.
Bahsi geçen kitabın “Düynödögü Türk Elderi” başlıklı bölümünde Türk dünyası hakkında bilgi veriliyor. Bölümde, nerede ve ne kadar Türk yaşadığıyla ilgili bir tablo yer almaktadır. Tabloda, Azerbaycan ve Gagauzya gibi batıdaki Türk yurtları ayrı verilirken, Türkiye ve Almanya’daki Türkler, “Türkler” adıyla yer almaktadır. Yani Türk halklarının her biri Azerbaycanlı, Altaylı, Kırgız diye verilirken bir de ayrıca Türk adı verilmektedir.
Bir de halk arasındaki Türk Ata efsanesini kısaca anlatayım. Efsaneye göre kadim zamanlarda Türk Ata adında biri yaşamış. Kimilerinin Oğuz Kağan olarak yorumladığı bu kimsenin Kırgız, Kazak, Özbek, Altay, Uygur gibi çocukları olmuş. Çocuklardan birinin adı da babasının adı, yani Türk.
Bir Kırgızistan’a gidip bir Kırgız’a “Sen de Türk’sün ben de Türk’üm” dediğinizde söz konusu Türklüğün, Türkiye Türklüğü olarak anlaşılması kuvvetle muhtemeldir. Bu nedenle bazen nazikçe bazen sert bir şekilde reddedilebilirsiniz ancak konuşmayı derinleştirdiğinizde dil ve kan kardeşliğinin inkâr edilmediğini göreceksiniz.
Elbette türlü insanlara oralarda da rastlarız. Dünyanın her yerinde sayısız çeşit insan var. Bunların hangi çeşidi gerçeği temsil ediyor, bunu anlamak gerekir. Türk dünyasını anlamaya buradan başlamalıyız. Yoksa Türkiye’de Türklerin genetik verilerin gösterdiği kadarıyla öteden beri var oldukları ve dolayısıyla Orta Asya ile hiçbir ilgileri olmadığını, dahası, Türk olmadıklarını iddia eden değişikler de vardır. Türkiye’deki Türklük kabul edilen tarihten daha eskidir ama çarpıtmalara dikkat ediniz, sapla samanı birbirinden ayırınız. Türk oğlu Türk’üz.
Son yazdıklarımda dikkatinizi çekti mi? Türkiye Türklerini de benzer konularla uyarıp tembihliyor, tıpkı Türkistan coğrafyasında olduğu gibi adeta Türklüğü hatırlatıyoruz. Farkımız yok, anlayacağınız.
Hani Türkiye’de Sorosçular var ya… Tarih vakıfları kuruyorlar, çarpıtılmış çalışmalar yaptırıyorlar. Oralarda da var, oralarda da “Hint – Avrupa” yalanlarını aşılayarak AB – ABD etkisini yaymaya çalışıyorlar.
Zamanı gelince onları da anlatacağım. Bugünkü yazımız bu kadar. Kavram karmaşasını anlatmaya devam edeceğiz.